Uyurken Üşümek...
Erken ya da geç vakitlerde, uykun gelir yavaş yavaş. Göz
kapakların ağırlaşır. Bilincinde gün içinde yaşadıkların son kez tur atar
beyninde. Haklılıkların, haksızlıkların, kızgınlıkların, sustukların
söylemediklerin bir nevi iç muhasebe…
Uykunun en tatlı yeri; yeni için geçerken ki zamandır. Rüya
evresine geçmeden hem en önceki zamandır. Uyudun. Ne yastık ne yorgan hiçbiri,
uyurken üşümek kadar rahatsızlık vermez insana. Çünkü uyurken üşümek; üstün
açık kalmış ve kimse örtmeye gelmemiş demek, ev soğuk ama bunu fark edecek
kimse yok demek, yalnızsın demek. Uykunda üşüyecek kadar yalnızsın demek.
Velev ki salonda televizyon karşısında uyuyup kaldın (en
sevdiğim uyuma şekli), kimse sana kalk yerine yat dememiş üşümüşsün. Uyanıp o
soğukluğu fark ettiğin anda başlar hüznün. Ev boş, televizyon açık, tek ses
televizyonun ki, oda soğuk, kimse sana ‘kalk yerine yat; üşüteceksin’ dememiş.
Önce televizyonu kapatır sonra ışığı ayaklarını sürüye sürüye gidersin
yatağına. Yastığın yorganın rahat olsa ne, uyurken üşümüşsün sen. Şimdi gir o
yatağa rahatça uyu, üstünü ört, yalnızlığınla yüzleş.
Ben uyurken üşümeyi sevmiyorum. Bazen bilerek salonda uyuyup
kalıyorum. Biri bana kalk yerine yat üşütürsün desin diye. Ben uyurken üşümeyi
hiç sevmiyorum. Bazen üşüyorum. Üstümü sıkı giyiyorum, üstümü örtüyorum ama
üşüyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder