Sosyal Medyaya Özür!
Merhaba.
Bugün bir konu hakkında fikrimi değil özrümü yazıyorum. Bir
süredir sosyal medyadan uzak duruyordum. Sosyal medyaya kinlenmiştim. Bayağı
öfke püskürüyordum. Hatta blogumda bununla ilgili bir yazı da yazmıştım. Şimdi
bu konu ile bir farkındalığa ulaştım ve bununla ilgili size bir açıklama yapma
gereği hissediyorum.
Öncellikle bu süreçte hızımı alamayıp haddimi aşıp
incittiğim sevdiklerimden özür diliyorum. Sonralıkla sosyal medyanın
kendisinden özür dilerim. Şimdi size kendimi şöyle izah edeyim: sosyal medyaya
olan ilk öfke nedenim insanlar arasında iletişimi koparmasına idi. Sonra bunu
samimiyetsiz ilişkilere olan tepkim takip etti, boş zaman öldürücü, yaratıcılık
kısıtlayıcı, içsel bunalım, özenti hayatlar, amaçsız komiklikler vesaire
vesaire. Bu fikirlerimin tamamen değiştiğini söyleyemem lakin birden fazla
sosyal medya kullanıcısı ile sakin veya hararetli sohbetler ettikten sonra
biraz duruldum. Artık öfkelenmiyorum. Tabii ki tartışma sırasında son derece
kapalı olduğumu ve fikirlerimi asla değiştirmeyeceğimi söylesem de aslında bu
sohbetler sırasında içimdeki ilk değişim rüzgârları başladı. Mantıklı sebepler
duydum. Bunları düşündüm ve ikna oldum. İlk gerekçe şuydu ve en etkilisi:
İletişim kaynağı. Bu doğru kesinlikle. İlk yazımda samimi iletişim
kurulmadığını savunmuştum. Şu an düşünüyorum ki etrafımızda her kurduğumuz
ilişki samimi bir ilişki mi? Bazı ilişkiler sadece profesyonellikte kalmalı.
Öyle ki iş ilişkileri. Telefon numaramız daha mahrem bir iletişim kaynağıdır.
İnstagram'ı özel anlarınızı teşhir edecek boyutta kullanmak yerine insanların
sizin karakteriniz hakkında ufak çaplı fikir sahibi olacağı minimal düzeyde bir
iletişim kaynağı olarak kullanılabilir.
İkinci etken de boşa geçirilen zaman. Kişi bireysel
kullanımını göz önünde bulundurmalı, eğer ki bir kişi zamanının çoğunu sosyal
medya da geçirerek mutlu oluyorsa ve işlerini orada gerçekleştiriyorsa bu onun
için bir zaman kaybı değildir. Kaldı ki boş zaman geçirmek istiyorsa ve bundan
keyif alıyorsa bu onun için yine zaman kaybı sayılmaz. Benim idrak etmem
gereken de buydu. Bana sosyal medyasızken duyulmasını beklediğim saygıyı, ben
sosyal medyalı insanlara duymamıştım. Benim gibi düşünmelerini beklemem,
diretme yaptığını düşündüğüm sosyal medyaya âşık atmak gibi bir şeydi.
Öfkemi dindirdim. Yargımı yıktım. Sosyal medyaya bir şans
verdim. Artık sosyal hesaplarım var. Bu ne tükürdüğümü yalamak ne de karşı
çıktığım sisteme boyun eğmek. Ortam şartlarını değerlendiriyorum. Sonuçta
sosyal medyayı reddetmem onun varlığını ortadan kaldırmıyor. Bütün herkes bu
mecrada iken yokmuş gibi davranıp arkamı dönmem bunun aksini kanıtlamaz. Peki
öyle ise akarsu da aynı yöne akmaya devam eden balıklardan mı olacağım? Hayır.
Sadece benim için yararlı olabilecek şartları değerlendiriyorum.
Düşüncelerimi yeniden şekillendirirken bu aşamada beni saygı
ile kucaklayan kişisel farkındalık sahibi sevdiklerime teşekkür ediyorum.
Ağzımdan çıkan ve hedef alınmış sözcükler için tekrar özür diliyorum. Yaşasın
kişisel farkındalık sahibi insanlar.
Yorumlar
Yorum Gönder