Düğün Kültürü

Düğün Kültürü

İnsanlar doğar, büyür, ürer, yaşlanır ve ölür. Üremeden önceki kısım doğru eş seçimidir. Doğru insan bulunur ya da bulunmaz iki hayat birleştirilir. Türk toplumunda bu hayat birleştirme olayı aile, akraba, komşu, arkadaş ve tanıdıklarla paylaşılır. Bu paylaşma merasimine düğün adı verilir. İki kişi evlenmeye karar vermiş tüm prosedürler hazırlanmış ve şimdide sıra bunu sevdikleri ile paylaşmaya gelmiştir. Davetiyeler aile büyükleri veya reisleri adına gönderilmiş mekân ve saat bildirilmiştir. Sizinle bu yazımda birkaç detay paylaşmak istiyorum. Düğün sürecini davetliler açısından bir gözden geçirelim istedim.

Davetiye elimize ulaştı, çağımızın getirdiği şartlarla birlikte, kişisel alan farkındalığı ve bilinçli toplum düzeyi artmıştır. Biraz sonra paylaşacağım detayları kimseyi gücendirmemek adına bilinçli toplumdan kastımı açıklayayım: ‘düğününde ne istediğini bilen, o günü, davetli odağı yerine ömür boyu keyifle hatırlamak amacıyla kıstas belirleyen çiftleri kastediyorum. Bazı davetiyelerde düğün alkollü olacağı için çocuklara çok uygun olmayacağını düşünen nazik çiftler davetiyeye ‘çocuklar için iyi uykular’ ibaresini eklemişlerdir. Bence çok naif bir rica şekli ya da pistte umarsızca koşuşturup uykusu geldiğinde iki sandalye birleştiriminde babaanne hırkası üzerine örtülmüş perişan halde uyumaya çalışan çocukları görmek istemiyorlardır. Bu sizi istemedikleri anlamına gelmez. Hayatlarında önem verdikleri günlerinde kendileri bir düzen oluşturmuş ve sadece o düzenin bozulmasını istemiyorlardır. Hem siz neden ısrarla çocuğunuzun bu rezilliği yaşamasını ya da solistin ‘çocukları pisten alalım’ uyarılarını duymak zorunda kalasınız ki?

Her düğün salonunun, mekânın ya da sokak düğününde sokağın bir düzeni vardır. Çiftler, aileler veya yakınlardan biri bir düzen kurmuşlardır. Bu düzeni bozmaya çalışanlar görüyorum. Sandalyeyi var olan konumdan alıp başka bir konuma çekme. Bunu küçümsemeyin düğün gibi kalabalıklarda bu tarz başına buyruk hareketler düzensizliği peşinde getirecektir. Siz o sandalyeyi oradan alıp başka yere koyarsanız, bunu bir başkası, bir başkası ve bir başkası daha yapacaktır. Böylece tüm oturma düzeni değişecektir. Yemekli bir düğün düşünün on kişilik servis açılarak düzenlenmiş bir masaya fazladan bir sandalye çektiğinizi düşünün tüm masa düzeni altüst olacaktır. ‘Aman n’olacak canım bir servis daha açıversinler! ’ aynı cümleyi toplam 45 masada daha kurulduğunu düşünün!

LCV’li düğünler (LCV: Lütfen Cevap Veriniz) ülkemiz batı taraflarında daha yaygın iç Anadolu ve doğu kısımlara yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış bir davet şeklidir. Davetiyede Lütfen Cevap Veriniz yazar. Bu demektir ki ‘biz bir masa ve oturma düzeni yapıyoruz bu özel günümüzde özenimize yardımcı olursanız çok mutlu oluruz’ demektir. Yani ‘bizi arayıp kaç kişi geleceğinizi söylerseniz biz de masa düzenini ona göre oluştururuz, düğünümüze geldiğiniz zaman kapıda görevli arkadaşlar size masanıza kadar eşlik eder böylece karışıklık yaşamamış oluruz’. Peki, biz ne yapıyoruz? LCV’yi anlamıyoruz onlara geri dönüt yapmıyoruz, düğün günü yaklaşıyor düğün sahipleri bizi arıyor kaç kişi geleceğimizi sorduklarında ilk başta biraz içerleyip ters tepki veriyoruz ve sonra düşünmeden bir sayı veriyoruz hayıflanarak kapatıyoruz. Düğün sahibinin bu konuşmadan iki yüz tane yaptığını düşünsenize! Düğün geliyor ve biz LCV’de kaç kişi belirttiğimizi önemsemeyip verdiğimiz sayının üstüne birkaç kişi daha ekleyip mekâna gidiyoruz. Kapıda görevliler isim sorduğunda ‘sen neden benim adımı soruyorsun’ diye sorun çıkarıyoruz. Görevli bize o masada belirtilen sayıdan fazla konuk olduğu ve daha önce gelip masadaki konumunu almış diğer konukları da yerlerinden kaldıramayacakları için, fazla konukları başka masaya sevk etmek istediğinde köpürüp ‘ne demek yer yok benim o kadar kişiye yer var da benim iki konuğuma mı yer yok’ deyip hem görevliyi hem yanımızda getirdiğimiz misafiri hem düğün sahibini zora sokuyoruz. Masaya önce biz gitmişsek rastgele oturup oraya ismi ayrılmış kişilerin yerini işgal ediyoruz. Sonra o ayakta kalan konuklar başka masaya, o masadakiler başka masaya derken tüm oturma düzeni bozulmuş duruma geliyor. Diyelim kişi sayısında bir sorun yok görevli bize uygun masayı gösterdi lakin başka bir masada tanıdık birini gördük ve onun yanına oturarak yine düzeni altüst etmeyi tek başımıza ettik. Diyebilirsiniz ki ‘yahu arkadaş alt tarafı düğün, girip azıcık oturup eğlenip takımızı takıp çıkacağız, ne uzattın! ’. Değil. Sizin için bir saatlik süre olabilir ama onlar için değil. Düğün günü için aylardır uğraşıyorlar bir emek veriyorlar onlara saygı duymanız gerekiyor madem bu mutlu günü paylaşmaya geldiniz o zaman paylaşın sorun çıkarmayın. Çıkaracaksanız gelmeyin. Takınızı ulaştırmanın başka bir yolunu bulursunuz. ‘Biz atalarımızdan böyle mi gördük? Şimdiye kadar böyle bir şey mi vardı? Yeni yeni icatlar başımıza!’ Haklısınız, önceden böyle şeyler yoktu ama artık var. Başta da belirttiğim gibi günümüzde bu tür davetler yaygınlaşıyor.

Son olarak zamanlamaya da değinmek istiyorum. Davetiyede belirtilen bir saat var öyle değil mi? Neden o saatte gitmiyoruz da ‘nasılsa millet anca toplanır’ deyip saati kafamıza göre erteliyoruz. İşiniz olur, bir aksilik olur gecikirsiniz bunu anlarım lakin bile bile geciktirmeyi önemsememek olarak görüyorum ben. ‘E gidip orada boşu boşuna bekleyelim, biz erken gideceğiz herkes geç gelecek biz öylece oturmuş olacağız’. Bu durum ancak sizin gibi düşünen erteleyicilerin sayısı fazla olduğunda olur. Hem erken gitmeniz boş oturmanız gerektiği anlamına gelmiyor. İnsanlarla konuşun, sosyalleşin, sonuçta hiç tanımadığınız bir yere gitmiyorsunuz davet edildiğiniz bir yere gidiyorsunuz elbet tanıdık birileri vardır. Olmasa bile yeni birileriyle tanışıp farklı bakış açıları kazanmak için uygun bir ortam bence. Bütün bunlarla uğraşmak istemiyorsanız da gitmeyin. Yapmak istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda değilsiniz. Biraz da nazik olun.

Evet, yukarıdaki yazı biraz uzun oldu, biraz da ahkâm kesiyor gibi oldu ama bir süre organizasyon işinde çalıştım. Bu tür olayları bizzat yakından inceleme fırsatım oldu. Mağdur olduğum ve mazur bırakıldığım pek çok şey yaşadım. Bu yüzden insanları biraz daha bilinçlenmeye davet ediyorum. Bu mutlu günlerimizde sizleri de aramızda görmekten onur duyarız.


Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar