Kemoterapi

KEMOTERAPİ NEDİR? Kemoterapi vücutta hızla büyüyen kanser hücrelerini yok etmek için kullanılan saldırgan bir kimyasal ilaç tedavisidir. Bugün size bilimsel kemoterapiden değil kemoterapi gören bir hastanın çocuğu olarak fiziksel yaşam tecrübelerini anlatmak istiyorum. Annem 48 yaşında yaklaşık 3 ay önce meme kanseri teşhisi koydular. Bundan 6 sene önce memesinde küçük küçük parçalar fark etmişti. Hastanede iyi huylu kist olduğunu söylediler. Aradan 5 sene geçince kistlerin hızlı büyüme yaptığını fark edip tekrar hastaneye başvurdu. Meme kanseri olduğunu ve acilen ameliyata alınmasına karar verdiler. Ameliyata alındı. Sağ memesini tamamını tekrar üreme yapmaması açısından aldılar. Sonraki süreç kemoterapi radyoterapi ve bir yıllık akıllı ilaç tedavisi şeklinde devam edecek. Kemoterapi süreci hem hasta için hem yakınları için asıl meşakkatli olan süreçmiş. Meme kanseri Meme kanseri tüm kanserlerin %12'sini oluşturmaktadır. Kadınlarda görülen kanserlerin %25'i meme kanseridir. Yani kanser olan her dört kadından biri meme kanseridir. Sizlerden biri de bu kansere yakalanma ihtimaliniz çok yüksek. Erken tanı ve tedavi önemli bir faktör. Benim hastamın kanseri ikinci evrede olmasına rağmen onu acıdan kıvranırken tuvalete gidemeyecek takatsizliğini seyrediyorum. Bilinçli bireyler olmamız gerekiyor. Kişisel sağlık ve yakınlarımızın sağlıkları açısından bilinçli olmamız gerekiyor.

Kemoterapi, sol kolundan takılan serumla yaklaşık dört saat sürüyor. Kemoterapi sonrasında vücuda yayıldığından emin olmak için son yarım saatte temiz serum ile gözetim altında tutuluyor. Sol kol diye belirttim çünkü sağ memesi ve sağ kol atındaki lenf bezleri alındığı için mecbur kalmadıkça sağ kolunu tansiyon ölçme, aşı, kan alma yapılmaması gerekiyor. Bir şeyler doğrarken bile kesik ya da çizik olmamasına dikkat edilmeli aksi takdirde kanama başladığında durması güç, şişlik oluştuğunda indirmesi imkânsızlaşıyor. Bunun için dışarda bayılma ya da bilincini kaybetme durumuna önlem olması için pembe izle diye bir topluluk var. Üzerinde meme kanseri tedavisi görüyorum bu kolumdan acil müdahale ya da tedavi yapılmayacak. Adım şu, soyadım ve iletişim numarası yazan bileklikler var onlardan alabilirsiniz. Kemoterapi alırken sağlık ya da fiziksel bir olumsuzluk yaşanmıyor. Normal serum takılmış gibi kulakla müzik dinlemeye bir şeyler yiyip içmeye devam edebiliyor. Dört beş saatin sonuna gelindiğinde normal yürüyebiliyor. Akşam da her şey yolunda gibi lakin ertesi sabahtan itibaren halsizleşmeye başlıyor. Kemoterapi sonrasında üç gün 24 saatlik periyodik aralarla kan değerlerini yükselten iğne yapılması gerekiyor. Bu arada eğer bir sosyal güvencemiz olmasaydı içinde 5 adet enjeksiyon bulunan tevagastrim 40 mg’lık iğneye 620 TL ödemek durumunda kalacaktık. Bu iğneler buzdolabında kapakta saklamak gerekir. Biz ilk aldığımızda yanımızda taşımıştık o da ısısı düşerse enjektör içindeki ilaç bozunuma uğrarmış. Neyse ki eczacı arkadaşım içine bir kalıbı koymuştu da ilacı ziyan etmekten kurtardı bizi. Yapılan iğnelerin etkisi ile halsizlik iyice artıyor. Tuvalete gidememe takatsizliği nefes alamamama takatsizliğine dönüşüyor. Yemek yiyemiyor. Su bile içemez hale geliyor. Ağzının adı bozuluyor her zaman içtiğimiz hazır suya acı diyor. Tuzlu yemeğe tuzsuz diyor. Damak tadı keskin tatlar arıyor, turşu, kabuklu limon… Sürekli bir mide bulantısı çekiyor fakat kusamıyor. Müthiş kabızlık çekiyor. Düzenli uyku uyuyamıyor ama gözlerini de açamıyor. Kemoterapiden sonra yaklaşık 6 7 gün bu süreç bu şekilde devam ediyor. Sonrasında yavaş yavaş tuvalete adımlamaya başlıyor. Bir şeyler yiyebilecek duruma geliyor. Kemoterapinin 10. günü elini başına atıyor, saç dipleri kaşınıyor, kaşıyor ve elini indirdiğinde tırnak aralarından avuç içlerine uzanan on beş yirmi kadar saç teli. Tekrar elini saçlarına atıyor aynı işlem tekrar ve bu sefer yirmi beş otuz kadar saç teli…

Kemoterapiye başlar başlamaz saç dökülme ihtimaline karşı kazımayı tavsiye ediyorlar fakat biz kesmedik hem belki dökülmez umuduyla, çünkü her vücutta aynı yan etkileri göstermiyor hem de dökülse bile yeni çıkan saçlarda kısa kısa dökülüp yastığına ve çarşafına yapışıp rahatsız olur olur diye kazımadık. Onun yerine günde dört kez kemik tarakla yavaş yavaş tarıyorum. Bugün 14. gün ve toplamda yüz elli tel saçı kalmadı. Güneş görmemiş saç dipleri açığa çıktı. Yemesi içmesi normal seviyeye geldi.

İkinci kür kemoterapiden bir gün önce kan vermek gerekiyor. Kan verirken bayağı zorlanmıştı. Kan şırıngaya akmamak için direnmişti. İkinci kemoterapiyi alamadık. Kan değerleri çok düşük çıktı. Doktor: ‘kan değerleri sınırda, ben bu şekilde kemoterapi veremem’ dedi. O yakma hissi veren iğnelerden iki gün yaptırıp tekrar gideceğiz. Toplam 4 kemoterapi iki hafta da bir iki ay sürecek sonrasında üç ay da radyoterapi devam edecek. Sonraki bir yıl da akıllı ilaç tedavisi…

Bu yazımın amacı ajitasyon ya da ilgi maymunluğu değil. Ben bir doktor, hemşire, onkolog ya da bilim adamı da değilim. Bu yazı da bilimsel makale ya da bilgilendirme notu da değil. Ben bir kanserli annenin kızıyım. Ben geleceğin annesiyim. Bu öyle bir süreç ki ben artık annemin annesiyim. O da benim küçük kızım. Bunları size anlattım çünkü sağlığınızı hafife almamanız konusunda bilinçlenin istiyorum. Bu durumu birinci derece yakınında izleyen biri olarak yaşananları anlattım. Potansiyel genetik meme kanseri adayı olarak kişisel farkındalık ve bilinçlenme yaşıyorum. Bunu da sizinle paylaşmak istedim. Eğer siz de kendi sağlınız için adım atmak isterseniz aşağıya meme kanseri evde tanı linki bırakıyorum. Sizin de bu konu da tecrübeleriniz dinlemek ve yeni bakış açısı kazanmak isterim. Sağlıcakla kalın.

https://kadinkanserleridernegi.org/kadinkanserleri

Yorumlar

Popüler Yayınlar