Karantinadaki Evler
Karantinadaki Evler
Karantina: Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir
ülkeden, bir yerden gelen kişilerin, gemilerin, malların ve hayvanların geçici
olarak bir yerde tutulup gözlemlenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. Malum
olduğu üzere Türkiye’de de bir süredir Covid-19 adlı virüs bulaşıcılığı mevcut.
Büyük şehirlerde zaman zaman sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Yasak olmayan
şehirlerde ise halkın inisiyatifine kalan karantina öneriliyor. Önemli veya
elzem olmadıkça dışarı çıkılmaması isteniyor. Ülke genelinde 20 yaş altı 65 yaş
üstü ve kronik hastaların çıkması da virüsün bulaşmaması açısından yasak.
Pek çok öngörüşsüz kişiler 20 ve 65 yaş arasındaki kişilerin
dışarıdan eve olası virüsle gelebileceğini ve bu yasağın mantıksız olduğunu
düşündü. İlk duyulduğunda hak verilesi lakin 20 yaş altı derken daha küçük yaşlardaki
çocukların uzun vadede evde sıkılıp mahalle arası sokağa çıkmaktan çekinmemesi,
65 yaş üstü kişilerin yıllar geçirdiği mahallede karşılaştığı eş dost ve samimi
tanıdıklarını kültürümüzün getirdiği alışkanlıktan dolayı selamlaşma, tokalaşma
ve temas halinde bulunma durumundan her ne kadar istemeseler de
vazgeçemeyeceklerdir. Bu tarz dikkat gerektiren sosyal mesafeler ihmal
edilebilirdi. Bütün bu yasak ve önlemlere rağmen inatla dikkat etmeyen insanlar
elbet olacaktır. Ne kadar çok kişiyi korunursa o kadar iyi. Kaldı ki zamane
gençleri ve zamane çocukları dediğimiz kişiler o zamane kelimesinin hakkını
verip zapt edilemez durumda olanlar var. O yüzden bazı yaptırımlar saçma gibi
görünse de gereklidir.
Tamam, evlerimizde kalalım. Tamam, dışarı çıkmayalım. Sadece
elzem meseleler. Tamam. Fakat ev içi ilişkiler? Ev içi sosyal mesafeler? Virüs
için koruma anlamında olan sosyal mesafeyi kastetmiyorum. Kişisel alan
saygısından, fiziksel korumalardan, ruh ve psikolojik sağlıklardan
bahsediyorum. Evde kalınan sürede tükenen sabırlar, ev içi şiddet, istismar,
sözlü ve fiili tacizler, küfürler, nikâhlı eşlere tecavüzler, kontrol edilmez
öfke patlamaları, hedefini bulan imalar, kaçınılmaz sorunlar… Tamam, biz evde
kalalım. Lakin bu durumları da göz ardı etmeyelim istiyorum. Kaç tane küçücük
çocuk, ailesi içinden birinin istismarına uğrayıp şu an o insanla aynı evde
kalmaya zorlanıyor biliyor muyuz? Kaç tane kadın, dövmek için bahane arayan
kocalarıyla aynı evde kalmak zorunda? Kaç tane eş, sadece o an cinsel ilişki
istemediği için tecavüze uğruyor? Kaç tane çocuk, alkolik babaları ayıldığı
zaman onlara yapacakları eziyetler için korkuyor? Günde bir insan dışardaki
rutin işlerini halledip eve gelesiye kadar en az 2 adet psikopatla karşılaşmış
olur diye bir yazı okumuştum bir yerde. Bilgininin doğruluğu ya da sayısal
veriler tartışılır ama öyle ya da böyle bu psikopatlar varlar. Sokaklarda gezen
bu psikopatlar ve sapıklar şimdi evlerde. Karantinada! O evi paylaştığı insanları
düşünün. Yaşadıklarını ve yaşayabileceklerini düşünün. Amacım devlete, iktidara
ya da bu yasak ve yaptırımlara karar veren yetkililere isyan değil. Amacım kötü
şeyler hatırlatıp can sıkmak da değil. Sadece evlerde sıkıldığımızı iddia
ediyor uz ya, sıkıntıdan bunaldık, patladık, o çevrim içi dizi ve film
mecralarındaki her dizi, film ve belgeselleri bitirdik! Evdeki tüm kitapları
okuduk! Tüm sosyal medyalarda asli olan görevlerini; bizi oyalamayı layıkıyla
yerine getiremedi! Şimdi iş sıkılmaya geldi ya, Şimdi o sıkılmaları tekrar
düşünelim istiyorum. Evet, özgürlük gibisi yok, gezmek dolaşmak gibisi yok.
Lakin evde karantina da kalmayı kendimizin, sevdiklerimizin ve toplumun
sağlığını korumak için değil de evde hapis kalmak gibi görmeden önce bunları
bir düşünelim istiyorum.
Karantina da kalmanın manevi ve fiziksel boyutunun
detaylarından bazıları bunlar. Bir de karantinada kalacak bir evi bile olmayan
evsiz çocuklar var, insanlar var. Hiç düşünüyor muyuz sokakta mendil satan
çocuklar nerede? Başkaları tarafından zorla dilendirilen evsiz annesiz ve
babasız çocuklar nerede? Şu an hangi evde karantinada? Devlet
ulaşabildiklerini, bir kısmını korumaya aldı. Ulaşamadıkları? Karantina iyi ya
da kötü demiyorum. Karantinanın iyi ve kötü yanları var. Karantina zor. Karantina
olsa ayrı zor, olmasa ayrı zor. Virüs tehlikeli. Bir önlem olmalıydı. Lakin
koltuğun bir ucundan bir ucuna elimizde akıllı telefonlarla karnımız tok,
akşama hazır yemeğimiz varken açlıktan korkmuyorken fiziksel acı ya da
psikolojik şiddete maruz kalmıyorken sıkılmayı bir kez daha düşünelim. Eğer
karantinadaki bu bahsettiğim kötü senaryolu evlerden birindeyseniz ve bu olası
durumlardan birini bile yaşadınız ve yaşıyorsanız ne demek istediğimi daha iyi
anlayabilirsiniz. Bu mümkün kötü senaryolar için ne yapılabilir, kimin elinden
ne gelir bilemiyorum. Ben bu detayları düşündüm yazıya döktüm de önleyici
faaliyet olarak ne yapabiliyorum? Hiç. Hiçbir şey. Sadece farkındayım. Karnımın
tok olduğu ve sevdiklerimin güvende olduğunu bildiğim karantinadaki evimden
şikâyet etmeden önce düşünüyorum. Belki sıkılmak lükstür. Karantinada bilmem
kaçıncı gün. Ben ve sevdiklerim güvende. Karnımız tok. Bu kötü günlerin bir an
evvel bitmesi dileğiyle. Karantinadaki evimden sevgiler ve saygılar.
Yorumlar
Yorum Gönder