Ain't Your Mama: Senin Ana'n Değilim
Ain’t Your Mama: Senin Ana’n Değilim
Jennifer Lynn López isimli, Amerikalı oyuncu ve şarkıcının
2016 yılında çıkardığı şarkısı ‘ain’t your mama’ isimli şarkısını, şahsen ‘ben
senin ana’n değilim olarak Türkçeye çeviriyorum. Anne kelimesi yerine ana
kelimesi bu cümleye ironi katması yanında yazının ilerleyen satırlarında
anlayacağınız üzere anaçlığı temsil edecektir. Yazıyı okurken arkada müzik
çalsın derseniz linkini bırakıyorum:
Ain’t your mama şarkısının çevirisini İnternet'te de kolayca
bulabilirsiniz. Şimdi şarkı da ritmi bizi biraz hareketlendirmişken hadi biraz
konuşalım; ben senin ana’n değilim. Ana: çocuğu olan kadın, anne. Anne ya da
ana, bir çocuğu doğuran, bakımını üstlenen veya kendi doğurmadığı bir çocuğu
evlat edinen ve bakımını üstlenen kadın. Bakımını üstlenmek. Altını
değiştirmekten tutun, emzirmek, karnını doyurmak, yıkamak, terbiye vermek,
eğitim vermek… Anne misyonlarını hepimiz biliyoruz ve daha niceleri. Bazıları
anne kelimesini kanıksamakla kalmayıp bunu hayatlarına uyarlamışlar. Öyle ki
analarının kuzuları büyüdükten sonra bile analarının eksikliğini arar olmuşlar.
Ablalarını, kız kardeşlerini hatta kız arkadaşlarını ve eşlerini de anneleri
gibi yerlere koymuşlar. Sorun şu ki anne annedir, abla abla, sevgili de
sevgilidir. Birinin misyonunu başka birinin misyonu gibi addetmek haksızlıktır.
Bu durumu biraz daha genişletip hayatındaki her erkeği babası koruyup
kollamasını isteyen, prenses gibi büyümüş kraliçe gibi yaşamak isteyen kişileri
de içine alalım. Keşke Lopez, onlar için de ‘ben senin baba’n değilim şarkısı
yazsaymış ama biz şimdilik ‘ana’ üzerinden gidelim üzerine alınması gerekenler
de alınsınlar.
Bir anne/ana neler yapar? Türk toplumuna göre kadının görevi
doğurmakla, 18 yaşına getirmekle bitmiyor. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak,
çamaşır yıkamak, günlük, aylık, yıllık, bayramlık temizlikler, duygusal destek,
ayakkabı bağlamayı öğretmek, adap öğretmek, sevgisini ve zamanını paylaşmak ve
pak çok şeyle birlikte hem de karşılıksız. Şimdi bütün bunlar bile bir insan
için çok fazla sorumluluk demektir. Öncelikle bir duygudaşlık yapalım:
‘kendimizin annesi olmak ister miyiz? Neden?’ vereceğiniz cevapları kendinize
biraz zaman verin ve düşünün. Evet, düşündüysek şimdi bir de şunu düşünelim;
annemiz bile var olan tecrübesine rağmen bütün bunların üstesinden zor
geliyorken bunu anne vasfı taşımayan birinden nasıl beklersiniz? Eşleriniz
mesela, insanlar neden evlenir? Çocuk yapmak için, düzenli ya da güvenli seks
için, miras için, Sevdiği için… Hangisi? Fakat kimse evleneyim de bir annem
olsun demiyor. Öyle olsa bunun adı evlat edinme olurdu. Bir ensest ilişki içinde
değilseniz anne ve eşleriniz yeri farklıdır. Nasıl ki annenizden eş olmasını
beklemiyorsunuz, eşinizden de anneniz olmasını bekleyemezsiniz. Annenin yeri
başka, partnerinizin yeri başkadır. Yani partnerinizden annenizin misyonlarını
yerine getirmesini bekleyemezsiniz. Partneriniz anneniz gibi yemeğinizi yapsın,
ütünüzü yapsın, temizlik yapsın, kapınızı açsın, çayınızı koysun, söküğünüzü
diksin yetmedi bir de yatakta sizi mutlu etsin. Başka? ‘Ama ben de onun için
çalışıyorum eve ekmek parası getiriyorum, musluğunu tamir ediyorum.’ Yapmayın.
Gerekirse musluk için muslukçu çağırın. Kaldırabileceğiniz yükten fazlasını
sırtlanmayın. Sırtlamayın da. Bırakın karşı tarafta taşıyabileceği kadar yük
alsın. Hayatı birbirinize zindan etmeyin. Baktınız yetemiyorsunuz, işinin ehli
insanlardan yardım alın. Maddi manevi olanaksızlıklar mı var? Yardımlaşmayı
yükü paylaşmayı deneyin. Paylaşamıyorsanız da bitirin. Bazı ilişkilerin bitmesi
devam etmesinden daha yeğdir. Bunu ne karşı tarafa ne de kendinize yapmaya
hakkınız var.
Evlilik iki insanın birlikteliğiniz alenileştirmek ve
birlikte geçirilen zamanın yetersiz geldiği zamanda üzüntü, mutluluk, geçim,
görev paylaşımı, arzu paylaşımı yapmaktır. Birbiriniz sırtına kambur olmak
değildir. Yani kısaca yiyemeyeceğiniz muzu soymayın. Kimse sizin anneniz olmak
zorunda değil. Büyümeyi öğrenin. En azından kendi sorumluluklarını almayı
öğrenin. Ünlü düşünür Lopez’in de dediği gibi: ‘ain’t your mama: senin ana’n
değilim’.
Analık rolünü kadınlar üstlenmeyi istiyor gibi. Evi çok sahipleniyorlar, hem de her şeyiyle. Evin kendiletini temsil ettiği fikrindeler. Galiba problemin asıl çıkış noktası burası.
YanıtlaSilElbette, haklısınız. Bazı kadınlar önce anaç tabirlar sergileyip anne gibi müdahale ediyorlar, sonra bundan şikayet ediyorlar. Karşı tarafı rehavete alışınca isyan ediyorlar. Bunu da doğrulamıyorum. Lakin bu kadını yormaktan öteye gitmiyor. Bir süre sonra bıkkınlık ve söylenmeler başlıyor bu karşı tarafı dolayışıyla ilişkiyi de yoruyor. Kişi öncelikle kendini tanımalı, ne istediğini bilmeli. Ben bu adamın karısı, sevgilisi, partneri mi olmak istiyorum yoksa annesi mi? Diğer tarafta kendine sormalı ben kendime ben bu kadının sevgilisi, eşi, partneri mi olmak istiyorum yoksa küçük oğlu mu? Yani elbette bunu tercih edenler de olabilir lakin hem bunu tercih edip hem de bundan sızlanmak doğru değil.
Sil