Bireyden Topluma-Bencillik

Bireyden Topluma-Bencillik

Birey: Kendi kararlarını verebilen ve bölünmeyen toplumun en küçük yapı taşıdır. Aklı ermeye ve kendi kararlarını vermeye başlayan her insanı birey olarak kabul edebiliriz. Bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayıp kararların sonuçlarını beraberinde getiren sorumlulukları da göz önünde bulundurmamız daha doğru olacaktır. Sorumluluklarını bilen bireyler daha muasır toplumlar oluşturacaktır.

Bireyi, kendi döneminde ve bulunduğu yaşta değerlendirmek lazım. Antik cağda yaşamış 20 yaşındaki bir bireyle milenyum çağında yaşayan 20 yaşındaki bir bireyin sorumluluklarını kıyas edemeyiz. Kaldı ki aynı çağda ve aynı yaşta olan bireyleri bile kıyas etmemiz doğru olmayacaktır. Bireyleri sosyal ve ekonomik çevreleri ile kişisel değerlendirmek gerekir.

Birey olmak nedir? Birey olmanın öncelik koşulu kendini toplumdan bağımsız ama aynı zamanda toplumla birlikte değerlendirebilmektir ve bunu yaparken bencillik ile bireylik arasındaki ince çizgiyi aşmadan gerçekleştirmektir. Böyle okuyunca zor gibi geliyor fakat öyle değil. Şöyle ki; Birey olarak öncelikle ne istediğimizi, neler yapabileceğimizi ve karşılığında verebileceğimiz feragatleri göz önünde bulundurarak aldığımız kararlar bizi ilgilendirir. Hata da yapsak doğru yolda da ilerlesek bunun diyetini ödeyecek olan bizleriz. Sevinci de hüznü de en azami ölçüde yaşayacak olan bireyin kendisidir. Toplum bireylerin kararları sonucunda etkilenir lakin bu bireylere göre en asgari düzeydedir. Bu yüzden bireylerin olumsuz sonuçları ne kadar az olursa toplumun olumsuzlukları da o kadar az olacaktır. O sebeple birey kendi istekleri doğrultusunda ödeyeceği bedelleri göze alıp karar verirse toplum da bundan en az şekilde etkilenecektir.

Bireyin kendisini toplumdan ön plana koymasını bencillik olarak adlandıramayız. Bencillik başkasının isteklerini göz önünde bulundurmadan sadece kendi çıkar ve isteklerini göz önünde bulundurup toplumu ya da başkalarını yok sayma durumudur. Bireycilik önce kendisinin mutlu olursa toplumunda daha mutlu olacağını düşünür. Çünkü önce kendi içindeki sorunları çözer, kendini ve ne istediğini anlar, bu yolda hareket eder. Kendi mutluluğu için en doğru olanı elinden gelen en iyi şekilde yapar ve bu da onu mutlu bir insan haline getirir. Sorunsuz ve mutlu bireyler de sorunsuz ve mutlu toplumlar oluşturur. Öte yandan bireyciliğimizi dikkate almadan önce toplumu şekillendirmeye kalkarsak ne olur? Her kişi toplumu iyileştirmek adına yapabileceği en üst seviyedeki potansiyeli gerçekleştirir. Kısa vadede sonuçlar olumlu gibi görünür fakat uzun vadede kendini tanımamış ve ne istediğini anlamamış kişiler biraz dinlenmek için kabuklarına çekildiklerinde içsel sorgulamalar başlayacaktır. Her ne kadar ‘herkes kendi kapısının önünü süpürse dünya daha temiz bir yer olur’ cümlesindeki kapının önünü süpürmek kolay bir eylem gibi görünse de uzun vadede yorucu bir eylemdir. Kişi biraz süpürgesini yanına alıp bir köşe de biraz dinlenmek isteyecektir. İşte bu kısımda tamir olmamış üzeri örtülmüş yaralar gün yüzüne çıkacaktır. İşleyen bir saat kadranı gibi düşünebileceğimiz bir toplumda dişlilerden birinin aksaması diğer dişlilerde de aşınmaya zamanla ağır hasarlar bırakmaya devam edecektir.

Bireyler kendilerini tanımalıdır. Ne istediklerini bilmelidir. Diyet ödemeli veya göze almalıdır. İyileşmek ya da daha iyi hale gelmek için önce kendi isteklerini göz önünde bulundurmalıdır. Emek vermelidir. Çaba harcamalıdır. Kendini mutlu etmek için zaman ayırmalıdır. Önce kendine saygı duymalıdır. Kendi benliğine saygı duymayı bilen birisi başkasının benliğine saygısızlık edecek kadar kalitesiz olamaz. Eğer oluyorsa ya kendini ve sevmeyi ve saygı duymayı tamamlayamamış ya da birey olma yolunda mutlaka gözden kaçırdığı bir yer vardır. Birey olmanın ne demek olduğunu kavramış bir kişi bencillikle arasındaki farkı da bilir topluma yansımasını da. İşte bu sebepten toplum bir an evvel bireyciliğin önemini kavrayıp bireyci davranan insanlara bencil muamelesi yapmayı bırakması lazım. Toplumumuzda ‘her koyun kendi bacağından asılır’ diye bir deyiş vardır. Bir başkasının adına kişiden daha çok endişelenmeyi bırakmalı ve onun birey olmasına saygı duymalıyız. Kraldan çok kralcılık yapmanın ne krala ne kişiye ne de halka faydası vardır. Onun adına endişelenmek sizi daha iyi bir insan daha düşünceli bir kişi, toplumu da daha doğru yapmaz. Ki siz böyle düşünüyorsanız kendinizi tanıyamamış birey olmayı öğrenememiş sadece topluluğun isteklerini yerine getirmeye kendini adamış kişilersinizdir. Kendi çarkını onarmaya çalışan bireyleri bencil gibi gören ama asıl bozuk dişli çarkınıza bakmadan saat kadranını onarmaya çalışan kişiler olmaktan öteye gidememişsinizdir.

Bireyler toplumları oluşturur. Bencillik ise bunların dışında farklı bir kavramdır. İlerleyen günlerde bencillik kavramı üzerine de sizlerle paylaşımda bulunmak isterim. O zamana dek birey olabilmek ve birey kalabilmek ümidiyle, hoşça kalın.


Yorumlar

Popüler Yayınlar