İşin iyisi, doğru tercih
İş: hayatımızı idame ettirmek için yirmi dört saatimizin bir
kısmını para karşılığında harcadığımız emek sarfiyatıdır. Kulağa biraz kötü bir
şey gibi gelebilir. Konuya bu şekilde giriyorum çünkü iş hayatımızın büyük bir
bölümünü kaplıyor. Normal Türkiye şartlarında asgari ücretle çalışan sigortalı
işçi haftada kırk beş saat, günde yedi buçuk saat adı altında molasız,
molalarla birlikte günde en az dokuz saatini işe ayırmaktadır. Ki bu iyi olan
ihtimal kurumsal firmalarda geçerlidir. Kurumsal olmayan özel firmalar emek
sömürücülüğü limitinde veya hemen üstündedir. Hal böyleyken iş, günlük
hayatımızın en iyi durumda üçte birine denk geliyor. Yemek yemek, uyku,
dinlenme, sosyal ihtiyaç, gönül ilişkileri, kişisel ve toplumsal sorumluluklar
da üçte ikilik kısma orantısız dağılmak zorunda. Vaziyet böyle iken iş,
hayatımızın önemli bir noktasında yer alıyor. Bu düzende toplumun büyük bir
kısmının normal olarak kabul ettiği bu standartlar arasında bize düşen kendimiz
için en iyi konumu belirlemek ve orada iyi işler çıkarmak.
İyi iş bana göre etiketi veya aldığı ücreti yüksek fiyatta
olan prestijli binalarda jilet gibi ütülü kıyafetlerle masa başı evrak işleri
değil, harcadığı saatlere değdiğini hissettirecek, mutlu geçirdiği zaman
bütünüdür. İşin iyi olması göreceli bir kavramdır. Kimine göre yüksek maaş
kimine göre esnek saatler kimine göre gözle görülür eserler üretmektir. İlgi
alanı, hobiler, beceriler ve öğrenilmiş zanaatlar yapılacak işleri belirleyen
ölçütlerdir.
İnsan ortalama, gençlik zamanlarında işe başlayıp emeklilik zamanına
kadar işe gitmektedir. İstisnai durumlar çalışma yaşını daha aşağı çekebilir ya
da daha yukarı çıkarabilir. İşe başladıktan sonra orta yaşlara kadar iş
değiştirmesi işe uyum sağlaması kişiye göre kolaydır fakat yaş ilerledikçe ve
karakterler tecrübe ile oturmaya başladıkça bu yeni iş yerlerindeki adaptasyon
süreçlerini zorlayabilir. Belirli bir yaştan sonra mevcut işinize devam etmek
zorunda kalabilirsiniz. Zamanında yapılmış doğru tercihler bu yüzden önemlidir.
Doğru tercihleri karakteriniz, yetenekleriniz ve ilgi alanlarınıza göre
kendiniz belirlemelisiniz.
Hatalar yapmak yanlış işlerde yanlış zamanlarda çalışmak
gibi lüksünüzü kendi zaman diliminize göre yine kendiniz belirleyebilirsiniz.
İşte bu kısımda da bu lüksün etkilendiği kısmı göz ardı etmemek gerekir.
Etkilenen kısımla neyi kastediyorum? İşini iyi yapmayan insanlar. Belki lüks
diye belirlediğimiz bu zaman dilimindesiniz belki işini değiştirmeye cesaret
edememiş birisiniz belki bulunduğu konforlu alanın rehavetine kapılmış
kişisiniz ya da bunlar gibi herhangi bir iş sahibisiniz. Yani sadece size
ödenen ücret kadar karşılığını veren daha fazla emek vermeden sadece vazifesini
yerine getiren çalışansınız. İşi masa başında olduğu için masa başından sadece
molalarda ve mesai saati dışında kalkıp gerekli üç kelime ise dördüncü kelimeyi
etmemekte ısrar eden kişileri kastediyorum bununla beraber masada mesai
saatlerinde başını kaşıyamayacak kadar meşgul olup hakkını veren çalışanları
tenzih ediyorum.
Ederi kadar iş yapmak sizi daha iyi bir çalışan yapmaz. Bir
iş için kendinizi paralayın demiyorum tabii bundan keyif almıyorsanız fakat
dışarda işini iyi yapmayan o kadar çok insan var ki… Bu çalışanların hitap
ettiği o kesimin mağduriyetine değinmek istiyorum. Bir işin iyi olmasındaki en
başlıca ölçüt zamandır. Bir iş için bir zaman verildiyse o zamanda teslim
edilmeli ve verilen söz tutulmalıdır. Bulunduğumuz çağda zaman en önemli
unsurumuzdur hatta öyle ki paradan bile kıymetlidir. Yeri geldiğinde tekrar
kazanılan para, kaybedilen zamanın karşısında ehemmiyetini yitirir. Bu konuyu
daha iyi anlaşılması için hepimizi en az bir kere de olsa mağdur etmiş bir
sektör ile örneklendirmek istiyorum: ‘kargo şirketleri’. Zamanında gelmeyen
kargolar, hasar görmüş ve zede almış kargolar, fahiş fiyatlar ve saygısız üsluplar.
Yine içlerinde işini iyi yapan kargoculara saygım sonsuz fakat bu kadar çok
dile getirilen ve sosyal medya da alay konusu olan bir sektördür kargoculuk.
İşini iyi yapmayan liderler kötü yönetim ve kilitlenmelere
neden olur. Yakın zamandan bir örnek verelim: üniversite sınavı giriş belgesi
açıklandığı gün. Sınava yaklaşık bende dâhil iki buçuk milyon aday başvurduğu
biliniyordu. Sınava giriş belgeleri açıklandığında sosyal medya ve haber
mecralarında hızla yayılacağı ve yüksek bir oranın aynı zamanda giriş yapmaya
çalışması ve sitenin kilitlenmesi bizleri çok da şaşırtmadı aslında. Asıl soru:
bunu nasıl öngöremez ve önlem almak durumu iyileştirmek için bir şey yapılmaz?
Ben sınav giriş yerimi açıklandıktan ancak altı saat sonra öğrenebildim. Birkaç
satır yukarıda zamanın bu dönemde insan hayatında öneminden bahsetmiştik. Sınav
giriş belgesi o kadar da önemli olmayabilir fakat benzer örnekleri hepimiz
yaşıyoruz. Önemlilik dereceleri değişkenlik gösterebilir. Bunun nedeni yine
işini iyi yapmayan insanlardır.
İşin ne olduğu önemli değil. İşini iyi yapan insanlar o
işin, ilerisini gerisini, aşağısını yukarısını, iyice düşünür, önlem alır.
İyileştirme ve geliştirme yapar. Emek verir, zaman harcar, karşılığında aldığı
parayı hak eder. Hazır üniversite sınavı demişken bugün sınavdan çıkan
okuyucularıma bir hatırlatma yapalım tercih zamanı gelmeden. İşiniz ne olduğu
önemli değil, size nasıl hissettirdiği önemli. Diğer gerekli noktaları sizler
belirleyeceksiniz fakat meslek seçimi yapmadan önce kendinizi dinleyin.
Gerçekten oturun, gözlerinizi kapatın ve kendinizi dinleyin. Siz kimsiniz? Ne
seversiniz? Ne yapmaktan hoşlanırsınız? Ne sizi mutlu hissettirir? Yetenek ve
ilgi alanlarınız neler? Bunları bir düşünün ve sizi en çok ne mutlu ve daha
verimli kılacaksa ona karar verin. Çünkü siz kendinizi iyi hissederseniz bu
işinize de yansıyacaktır. İşte doğru tercihin işini iyi yapan insanlara etkisi.
Bütün bunların dışında üniversite ile seçenek sunulmadan çok küçük yaşlarda iş
sahibi olmuş kişiler de var. Onlar için çalıştıkları iş o kadar da keyifli
olamayabilir. Bakmakla oldukları aileleri ve sorumlulukları olan insanlar için
konfor alanı gözetmek çok sonra gözetilecek şeylerdir. Onlar için de
söyleyebileceğim şey: içinde bulunduğun şartlarla önce kendiniz sonra işiniz için
yapabileceğiniz şeyleri yapmalısınız. Yaşam adil değil. Hepimiz kendi
şartlarımızda yapabileceklerimizle mutlu olabiliriz. Mağdur olmamak ve mağdur
etmemek adına bu dünyanın işini iyi yapan insanlara ihtiyacı var. İyi iş için
doğru zamanda doğru tercihler yapın. Hoşça kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder