Öğrenci Evine Veda
Öğrenci Evine Veda
Öğrenci evi: Çoğunlukla üniversite öğrencilerinin okul
süresi boyunca yaşamını idame ettirdiği, yurt ya da apart yerine tercih edilen
odalar bütünüdür. Yurttan kurtulma ümidiyle iyi anlaşılması göze kestirilen arkadaş
veya arkadaş grubuyla ya da maddi duruma göre tek başına çıkılır. Başlangıçta
aile yaşamından kalma alışkanlıklarla devam ettirebilmesi ümit edilen ama
zamanla kendi yaşam formuna dönüşen süreçtir.
*Tavsiye: İlk yıldan eve çıkmayın, bir yıl yurtta, apartta
ya da benzer başka yerlerde kalıp çevre edinin. Ev arkadaşı seçerken anlaşıp
anlaşamayacağınızdan çok sorumluluk alıp alamayacağına bakın. Ev arkadaşınızla
anlaşmasanız da olur. Gerekirse evi otel gibi kullanabilirsiniz ama
sorumluluklarını yerine getirmeyen biriyle iyi anlaşmanız durumu içinden
çıkılmaz bir hale dönüştürecektir.
Emlakçıların eline düşmüş, ev sahiplerinin insafına kalmış,
komşularının göz hapsine tutulmuş liseden henüz çıkmış balıklar gibi ilk
zamanda heyecanı yaşayan biçare yavrular. Biçare diyorum çünkü ortalama on
sekiz on dokuz yıl aile evinde yaşamış, başkalarının sorumlulukları altında
büyümüş kendi coğrafyasının gölgesinde yaşamış insanlardır. Bu farklı
kültürlerde yaşayan birden fazla insanı aynı evin içinde toplayıp geçim, anlaşma,
sorumluluk, okul ve gönül ilişkileri yükleniyor. O yaşlara kadar bu duyguların
birkaçını ya da yarısını yaşamış insanlara üniversite tercih sonuçlarıyla
ortaya karışık kaset gibi yüklüyoruz.
*Tavsiye: Coğrafi bölgelerin insanları hakkında bilgi edinin.
Tabii ki kişileri bireysel değerlendirmek en doğrusu ama bu durumda
basitleştirilmiş genellemelerin yardımı olur.
*Tecrübe: Deniz kenarı ikliminden gelen insanlar daha az
salçalı, daha az tuzlu ve etliyi sütlüyü çok karıştırmayan yemekler yapıyorlar.
Doğudan gelenler daha yağlı, ete düşkün ve çeşitli baharat severler.
Anadolu’dan gelenler daha salçalı ve hamur işi severler. Bunlar her birey için
geçerli değil fakat tecrübe edindiğim bir genellemedir. Yani Mersinli birinin
yaptığı az salçalı tuzu az kuru fasulye ile Konya’dan gelen birinin etli, bol
salçalı ve tuzlu kuru fasulyesi bir olmayacaktır.
*Tavsiye: Üniversite için başka şehre gitmeden önce karınızı
doyuracak kadar yemek yapmayı öğrenin.
Öğrenci evi bolca misafir ağırlayan, arkadaşlarınızla aynı yatağı
paylaşabileceğiniz sabahlara kadar ağlayıp ya da yas tutabileceğiniz yerdir.
Canınız sıkkınsa bunu sorguya tutacak ailenizden gizlemek zorunda
değilsinizdir. Odanıza kapanıp saatlerce ağlayabilirsiniz. Ev arkadaşınız sizin
izin verdiğiniz dereceye kadar ölmediğinizden emin olduğu koşullarda sizi rahat
bırakabilir. Akşama kadar sırf üşendiğinizden hiçbir şey yemeseniz bile sizden
daha çok endişelenerek sizi rahatsız eden bireyler olmayacaktır. Canınız aç
kalmak istiyorsa aç kalacaksınız. Kimse size yemek yapmayacak. İstisnai ya da
inisiyatifli durumlar olabilir. Bu durum size tek başına kalmayı öğretecek ve
hayatla yüzmeyi öğreneceksiniz.
*Tavsiye: Bir arkadaşınızla yeterince zaman geçirmeden
dertlerinizden çok açık vermeyin. Mesafe her zaman iyidir. Kişisel alanlarınızı
kurun ve bunları korumayı öğrenin.
Öğrenci evi genelde bakımsız ya da özensiz evler olur. Sık
sık tadilat ve tamir işleri ister. Eşyalarınız da genelde ikinci el olacağı
için tamir işleriyle baya haşır neşir olacaksınız.
*Tavsiye: Ufak tefek tamir öğrenin ya da tamirden anlayan
çevre edinin.
Komşular oturduğunuz evde uzun süre kalabilmeniz ve başınız
sıkıştığında yetiş diyebileceğiniz kimselerdir. İlk başta öğrenci olduğunuz
için size ön yargılı olacaklardır. Bence haklılarda, çünkü bir öğrenci evini
gördüğünde anlayacaksınız. Su ısıtıcısında makarna yapanlar, ütüde yumurta
pişirenler, saç maşası ile ütü yapanlar, gece yarısı karaoke yapanlar, sabaha
karşı konser verenler ve daha nicesi. Bir efsanedir ki duyduğum: zamanında
sobalı bir öğrenci evinde yakacak bulamayıp ahşap kapı ve parkeleri parçalayıp
yakmışlar.
*Tavsiye: Komşularla arayı iyi tutun. İlk ön yargılarını
yıkmak için de girip çıkarken mutlaka selam verin ve fırsat buldukça hâl hatır
sorun. Saygıyı elden asla bırakmayın.
Öğrenci evi, kişilere eşyanın mental şeylerin aslında o
kadar da kıymetli olmadığını gösterir. İkinci el eşyalar, uyumsuz mobilyalar,
rahatsız yataklar… Amaç ne evin kendisi ne de eşyalar. Amaç üniversite ya da
diploma da değil aslında. Amaç öğretim süresi boyunca hayatta kalmayı, dik
durmayı, sorumluluk almayı, keyif almayı, dertlenmeyi kısaca yaşamayı
öğrenmektir. Bunu size en iyi şekilde de öğrenci evi verir. Öğrenci evi size
farklı kültürleri tanıtır. Farklı yaşam tarzları, farklı bakış açılarını.
İsterim ki her öğrenci hayatının bir parçasını öğrenci evinde geçirsin.
*Tavsiye: Çok uyuyun, uykusuz kalın, uyku düzeninizi bozun.
Bulaşıkları yıkamayın. Titizlik de yapın. Bazen yatağını toplamayın. Arada bir
çarşafları yıkayın. Bir hafta makarna yiyin. Arada bir etle kendinizi
ödüllendirin. Daimî gittiğiniz bir dönerciniz, müdavimi olduğunuz bir kafeniz
olsun. Yeni insanlar tanıyın ama karakterinizi ezdirmeyin. Hayır demeyi
öğrenin. Aç kalın. Dışarda yemekten sonra bir de dışarda tatlı yiyin. Başka bir
öğrenci evine yatıya gidin. Bolca misafir davet edin. Hatalar yapın. Her şeyi
deneyin. Özür dilemesini bilin. Yani yaşayın.
Üniversite okumak için geldiğimden beri bu şehre yedi yıl
geçti ve altı yıldır aynı öğrenci evinde yaşıyordum. Çok fazla ev arkadaşım
oldu. Ben bu evin demirbaşı oldum sanıyordum. Jack Sparrow’un babası gibi
gemiye değil de evin tuğlaları arasına hücrelerim yerleşmiş gibi hissediyordum
lakin artık gemiden ayrılma zamanı. Benim için bile öğrenci evini terk etmenin
zamanı geldi. Şimdiye kadar yaşadığım en iyi altı yıldı belki de. Öğrenci
evinin bana kattığı her şeyden minnettarım. İyisi ile kötüsü ile ben de öğrenci
evi defterimi kapatıyorum. Gelecek nesillere ufak bir tavsiye yazısı bırakmak
istedim. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Sizin de öğrenci evi
tecrübeleriniz varsa paylaşabilirsiniz. Hoşça kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder