Hislerin Nesli Tükeniyor Ya Da Kanıksıyoruz

Hislerin Nesli Tükeniyor Ya Da Kanıksanıyor

 

Gözünü açtın. Ciğerlerine dolan o şey hava. Seni tutan şeyler parmak, onların sahibi hemşire ya da ebe. Bir hayli yorulmuş görünen annen. Biraz sonra göreceğin de baban. Akrabalar. Yemek borundan geçen şey anne sütü, daha katı olanı mama. Bacaklarının hareketi ilk adımın. Dudaklarından dökülenler şey ilk kelime, kelimeler… O bina okul, bunlar harf, rakam ve kelimeler. Dersler, okul ve bu da karne. Karne hediyenle tanış, ilk heyecan. O çok tatlı ve midende bir şeyler uçuyor, bu aşk. Kaburgaların altında sol tarafta hissettiğin şey, acı, hayal kırıklığı. Odanda yatarken tavanı buğulu görmeni sağlayan nemli şeyler gözyaşı. Sınav sonuçları, gerginlik. Üniversite, sevinç. Arkadaşlar, güven ya da güvensizlik. İş hayatı, mücadele. Halının üzerindeki desenler, pişmanlık. Sen okulda ya da işte iken gelen telefondan sesler endişe, geri dönüşü olmayan kayıplar. Kafanda geçen cevapsız sorular keşkeler. İlk araba, ilk zafer. Yakıta gelen zam, telaş. Kelimelere ihtiyacın olmadığını anladığın ve derin nefes aldığın yer vaz geçmişlik.

 

Bisikletteki yanda duran yedek tekerlerin çıkması aynı sevinç değil artık. Televizyonda sevdiğin çizgi dizinin saatini kovalamıyorsun artık. Sevdiğin şarkıcının video klibi çıkınca dikkat etmiyorsun artık. Bir televizyon tuşuna basmayalı uzun zaman olmuş. Telefonların neredeyse tamamı dokunmatik artık parmağını nasıl algıladığı dikkatini çekmiyor artık. Kaybolmaktan korkamıyorsun, her yerde tabela var ve navigasyon var. Çamaşır makinası bozulmuş yenisi almak için can atmıyorsun artık, biraz daha idare etseydi iyiydi. Kafede çay içmeye gitmek için hazırlanmıyorsun artık, gün içinde biraz soluklanmak için oturmuşsun zaten bir kafeye. Günlük gazete de kupon biriktirmiyorsun, artık çoğu evde radyo yok. Çeyizlere dantel örmek azaldı. Dikiş makinaları hazır giyim atölyeleri ya da fabrikalara kaldı. Ayakkabı almak için bayram beklemiyorsun ve gece onlarla uyumuyorsun. Bayramlar, sıradan tatil günlere döndü, bazı çalışanlara tatil bile olmayan günler.

 

Hisler: zaman, mekân ve yaşanmışlıklara göre değişen duygular bütünüdür. Yukardaki yazdıklarım her ne kadar karamsarlık gibi görünse de anlatmak istediğim tam olarak bu değil. Anlatmak istediğim; doğduk, büyüyoruz ve büyürken de hissetmeyi öğreniyoruz. Hissetmeye alışıyoruz. Hisleri kanıksıyoruz, o yüzden artık biz de ilk başta verdiği hazları aynı oranda vermiyor. Yaşanmışlıklarımızla birlikte değişmeye ve evirilmeye başlıyor. Herkeste tabii ki aynı etkiyi göstermiyor. ‘Hâlâ ilk gün ki gibi’ diye bir deyim var ve bu deyimin yerini hâlâ koruduğu konumlar var. Anlatmak istediğim; çocukken aldığınız o ilk bisikletteki heyecanla şimdiki aldığınız bisiklete duyacağınız heyecan aynı mıdır? Ya ilk ışıklı spor ayakkabınız ile kombininize uygun renkteki dolaptan seçeceğiniz ayakkabınızın heyecanı? İlk öğrenci evinizde sevindiğiniz şeylerle şu an oturduğunuz evin gözünüze batan kusurları arasındaki farkı bir düşünün, o zaman şükrettiğiniz şeyler ile şimdi kusur gördüğünüz şey?

 

His değişimlerinin sebebine ister büyümek deyin ister teknolojinin getirdiği kolaylıklar yüzünden hisleri kanıksamaya yorumlayın, hislerin nesli tükeniyor. Tüketim hızı sizde hızlı yaşama alıştırıyor. Heyecan, sevgi, üzüntü, hayal kırıklığı, umut, öfke hızlı yaşanıp çok hızlı bitebiliyor. Komşunun çocuğu ilk yıl üniversiteyi kazanamadığı için hayal kırıklığı başarısızlığı iliklerine kadar hissettikten sonra toparlanıp mezuna kaldığı yılı en verimli şekilde geçirmek için hazırlanırken siz hâlâ ‘o sorunu cevabını ben nasıl A yaptım, kaç kez tekrar ettim ben’ diye hayıflanmanın anlamı var mı? Artık sizin de kalkıp silkelenip yeni yıla hazırlanmanız gerektiğini hissetmeye başlayacaksınız. Seneye yine aynısı olsa hayal kırıklığınız o kadar uzun sürmeyecektir. Bir sonraki sene daha az. Baktınız olmuyor başka yöne yönelip yeni hayal kırıklıklarının tadını çıkaracaksınız. Bundan sonra hayal kırıklığı siz de tanıdık olduğu için etkisini yavaş yavaş yitirmeye başlıyor. Bu demek değil ki hayatınız boyunca hayal kırıklığı peşinizi bırakmayacak, belki daimî başarı ve zaferi tadacaksınız ama bu sefer de zafer hissini kanıksayacaksınız.

 

Doğduktan sonra ilk nefesten itibaren öğrenmeye başlıyoruz. İlk nefesi alırken ikinci nefesi almayı öğreniyoruz derken üçüncü nefesi, dördüncü nefesi… Yürümeyi, konuşmayı ve hisleri. Bunları tekrar ettikçe de kanıksamaya başlıyoruz. Bir hissi kanıksayınca yerine yenisi geliyor. Onu da kanıksıyoruz ve yerine yenisi geliyor ve siz onu da kanıksıyorsunuz. Bu yüzden sık rastladığımız hislerin ya nesli tükeniyor ya da tükenmeye yüz tutuyor ya da biz onları kanıksıyoruz. Hisleri kanıksamak iyi mi kötü buna siz karar vereceksiniz. Buna karar vermekten öte hangi hisleri kanıksamak iyi hangileri iyi değil buna karar vermelisiniz. Bazı hisleri kanıksamak, örneğin acı, hayal kırıklığı, yas toparlamak ve hayatın normal seyrine uyum sağlamakta olumlu imiş geliyor bana. Öte yandan heyecanı kanıksamak istemem. Sağlıcakla ve hisle kalın.


Yorumlar

Popüler Yayınlar