Kuru Herif




Kuru Herif

 

Kalabalıklar da yalnızlıklar da kafamızın içindedir. Eğer yalnız kalmak istiyorsanız, insan vücutları size engel değildir ya da bir kedi. Kalabalık olmaksa maksadınız, tek başına ormanda bile hâkim olabilirsiniz arzuladığınız kalabalığa. Yine böyle bir kalabalıkta rastladım ona. Kalabalık içindeki yalnızlıkta. Vazgeçmiştim. Her şeyden. Sadece yapmam gerekenlerdi eylemlerimin sebebi. Yiyor içiyor ve nefes alıyordum. Kafamı kaldırdım. Tüm mükemmelliği ile oradaydı. Aslında uzun süredir oradaydı fakat ben mermer gibi duran güzelliği şimdi fark etmiştim. Yüzüne baktığım süre sanki üç buçuk yılı henüz geçmişti. Aslında olan üç buçuk saniye bile değildi. İş bu, nasıl fark edememiştim bu güzelliği bunca zaman. Aslında kendi melankolime öyle derinlerde düğümlenmiştim ki belki de çözmek için göz göze gelmemiz gerekliydi ve oldu. Çözüm değildi. Lakin başlangıçtı. Son nefesi vermeden önceki son ciğer yırtılması idi bu. Göz göze geldik. Oksijen ciğerlerimde dolaşıp kalbime gitmeye yetmeyecek kadar tembeldi. O fark etmedi. Söylemesi gerekenleri ve direktifleri verdi ve yürüdü. Asfalt amade idi sanki ayaklarının altına. Hayal kurmak bir yana yaşamsal faaliyetlerimi yerine getirdiğim için kendimle gurur duymalıydım. Ve başardım. O gitti ve ben hâlâ yaşıyordum.

 

Neslihan okulun en güzel kızıydı. Başarılıydı. Okul faaliyetlerinde etkin ve herkesin takdirini kazanan birisi idi. Onu bu kadar beğenen bir ben değildim. Ben biraz geç fark etmiştim. Kendi dünyamın içindeki sıkıntılardan gözümün önünü görmemiştim. Bu beni karamsar olmaya biraz daha yaklaştırsa da yer çekimi dokuz nokta sekizi, benden yana kullanmış olmalı ki onun da fikirleri arasında yer almak yetmemiş üstüne benimle uyumlu hareket etmeyi seçmişti. Üstüne bir de ona dokunmak artık uzaya ayak basan ilk astronotun, uzayda oksijensiz kalmasından korkması kadar büyük değildi artık.

 

Saat kadranı benim kadar yadsımadı onun da bana olan ilgisini, zaman geçiyor ve artık biz aynı gemi dümenine yön veriyorduk. Kocaman hayali bir gemi bize yeni ufuklar kazandırmakla kalmadı ve bizi aynı ufuk çizgisinde birleştirdi. Artık bir gemide iki kaptan olduğumuz küçük bir gemimiz vardı. Tüm melodiler bize sesleniyor, tüm senaryolar bize yazılıyordu. Şaşkınlığım; hayatım böylesine kontrolsüzce toprakla bütünleşmeye giderken yer altından çıkan bir filiz beni tekrar yeryüzüne çıkardı. Artık umut vardı. Benim için bile.

 

Su yüzeyinde nefes alabiliyordum. Öyle ki suya da uyumluydum. Akıntıya karşı yüzmek ilk başlarda olduğu kadar zor değildi. Yanımda da yol arkadaşım vardı. Dalgaları bu yüzden küçümsemeye başlamıştım belki de.

 

Dalgalar demişken geçen kış İstanbul’a taşındık. Orada kendimize küçük bir ev bulduk. Eşyalarımızı teker teker aldık. Önceleri zor zamanlar geçirdik. Kaşık alsak çatalımız yoktu, çatal alsak perde... Şimdilerde gör bir de hatta önümüzdeki ay sonuna bir radyo bile almayı planlıyoruz. Onu öyle seçiyorum ki; beni suyun dibindeki yosunlardan çekip sahilde yakamoz seyretmeye ikna etti. Şunu anladım ki amca, mutlu olmak o kadar da zor değilmiş. Mutlu olabilmek için çok fazla paraya ihtiyaç var sanırdım. Aksi halde her şey sorun olur. Sorun aslında iki kişinin mutluluğu için materyaller değilmiş. Iletişebilmekmiş. İnsan kendini doğru şekilde ifade ederse ve dinleyen ne anlatmak istediğini anlarsa çözülemeyecek hiçbir şey yokmuş. Neslihan ile aynı dili konuşabiliyor olmak beni bu dünyada yaşadığım tüm sıkıntılara perde çekmeme vesile oldu. Yengem ve senin ilişkini gördükçe hep imrenirdim. Şimdi sizi daha iyi anlıyorum. Yengem ile birbirinize bakışlarınız arkasında ne kelimeler dönüyormuş. Kelimelere hiç ihtiyaç duymadan nasıl konuşulurmuş artık ben de biliyorum amca. Onca sıkıntılı geçen zamandan sonra deniz üstünden gelen ılık esinti gibi gelmeye başladı günler. Ilık rüzgârlar bize oğlumuz Levent'i de getirdi.

 

Mektubuma biraz melankolik başladığımı fark ettim lakin ben iyiyim merak etme. Yani biz iyiyiz. Sadece zamanında bana kelimelerle oynamayı iyi öğretmişsin amcacığım. E, bir edebiyat öğretmeni ile aynı evde yaşayınca birkaç oyun öğreniyorsun haliyle. Şimdilerde senden aldığım eğitim sayesinde geçimimizi sağlıyoruz, bu devirde eğitimli insanlar bulmak zor. İşte bu yüzden binlerce kez şükrediyorum senin yeğenin olduğum için. Bir babam olmadı. Yani ben onu hiç görmedim. Benim için sen baba oldun. Amca için baba yarısı derler ya, sen benim için tamamı idin. Yengem de anne. Sizin emekleriniz sayesin bugüne geldim. Senin babalığın sayesinde artık ben de baba oldum.

 

Bugün Levent birinci yaşına girdi. Artık büyüyor. İlk doğduğunda nasıl zayıf nasıl küçüktü. Sen de ona 'kuru herif' lakabını takmıştın, epeyce gülmüştük. Biz ilk başta baya endişe etmiştik ya bir şey olursa, büyüyemezse diye. Sen elini sırtıma koydun 'Büyür evlat korkma, baban seni bize emanet ettiğinde de böyle idin. Bak şimdi sen baba oldun.' Bugün bizim o kuru herifin bir yaşına girdiğini ve kilosunun da gayet iyi olduğunu görünce biraz duygulandım. Sizleri de görmeyeli epey oldu. Biraz geçmişi yâd edip sizinle de paylaşmak istedim. Yakın zamanda sizleri görmeye geleceğiz. Kuru Herif ayaklanmaya başladı. Adımlarını siz de görün istiyoruz. Iki bayram geçti yengemin sarmalarından yemeyeli. Neslihan'ında bende sizleri çok seviyoruz. Yakın zamanda sizleri tekrar görmek ümidiyle ellerinizden öperiz. Saygı sevgi ve özlemle...

 

Oğlun-Yeğenin Haluk

 

Haluk İnanıcı


Yorumlar

Popüler Yayınlar