Bi' Selam Lutfet

Merhaba.

 

Selam: İki insanın karşılaşınca ya da ayrılırken sözle veya vücut hareketleri ile yaptıkları eylemlerdir. Yakın ilişkilerde sarılarak, tokalaşarak hatta bazen ritimli özel selamlaşmalar ile gösterilebilir. Bazen sahne sanatlarında vücudun belden üst kısmını hafifçe eğerek yapılan hareket, reverans veya bilek hareketleri ile karşımıza çıkabilir. Askeri sistemlerde eli baş hizasında kullanmak ya da resmi mevkilerde ceket ilikleme hareketi gibi saygı içeren selamlaşma türleri ile karşılaşırız. Gerçi güncel problemimiz covid-19 virüsü nedeniyle temaslı selamlaşmak doğru olmasa da uzaktan nazik selamlara da engel değildir.

 

İlk soru şu olsun: sadece tanıdığımız insanlara mı selam verilir? Tanımadığımız insanlara da selam verilir mi? Siz selam veriyor musunuz? Peki, sadece insanlara mı? Hayvanlara selam verilemez mi? Ağaçlara? Onlar anlamıyor, karşılık veremiyor diye selam verilmemesi gerektiğini kim söyledi?

 

Selam normal insanların karakteri hakkındaki ilk, ön izlenim tavırdır. Tavır diyorum çünkü yeni tanışacağımız bir insanı düşünelim, ilk görüşte bir fikir ediniriz, selamlaşma şekli ile de bunu pekiştiririz. Bu yaklaşık birkaç saniye sürer. Buna ister ön yargı deyin ister kalıp yargı deyin artık yargının hangi kalıbına sokarsanız sokun yargı bir savunma şeklidir. Kişinin kendini fiziksel ya da psikolojik koruması için birtakım yargıya sahip olması gerekir. Dış görünüş önemli değildir sözlerini biraz romantik buluyorum. Kesinlikle ön yargıyı savunduğumu söylemiyorum lakin yargıyı bir nevi kalkan gibi düşünüp dozu ayarlandığı sürece bir problem olmadığını düşünüyorum. Selamlaşma da bu ayarlanmış dozun ilk adımıdır.

 

Selamın yanında sergilediğimiz diğer tavırlar ve sözler de bizim hakkınızda bilgi verecektir. Affedersiniz, lütfen, teşekkür ederim ve rica ederim gibi kelimeler bir kişinin hakkında fikir edinmenin en kolay yoludur. Bir markette bir kasiyere 'sen' veya 'ver' kelimelerini kullanmak sizce ne kadar doğru? Öncelikle tanımadığımız birine sen diyebilecek samimiyeti nereden buluyoruz? Sonra 'ver' diye emir verecek cüreti kendimize nasıl yakıştırabiliyoruz? Bize hizmet ediyor olmaları onlara emir verebileceğimiz anlamına mı geliyor? Ne kadar eğitimli olursak olalım ne kadar kazanıyor olursak olalım bu cüreti bulacak kadar alçalmamalıyız. Sonuçta bu nezaket söylemlerine bir ödeme yapmıyoruz ki herkes kazandığı kadar nazik olsun. Bu kendimize ölçtüğümüz ederle alakalı bir durum. Bir düşkün olsun zengin olsun emir vermek üslupsuz davranmak kendini bilmez kişilerin işidir.

 

Selamlaşmanın ya da nezaket söylemlerin dinle, ırkla, eğitimle ya da sosyal statü ile bir ilgisi yoktur. Tamamen bizim nasıl bir insan olduğumuz ya da karşı tarafa ne kadar koyabilmemizle ilgilidir. Kasiyere emir veren bir doktor, garson azarlayan bir öğretmen ya da bir temizlik görevlisini rencide eden bir polisin diğer insanlardan bir farkı yoktur. Bulunduğu konumlar ya da kazançları onları daha kıymetli yapmaz. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz ve geçmişimizde yokluk çeken bir milletiz. Hepimiz akrabaları ya da tanıdıkları arasında garson, kasiyer ya da işçi insanlar var. Belki aile içinde onlara üslupsuz davranan insanlara karşı ne hissederiz?

 

Kaldı ki bir temizlik görevlisinin bir polisi olağan durumlarda azarladığı görülmemiştir. Bu tamamen sosyal statü ve kazanç ile ilgilidir. Kesinlikle amir-çalışan arasındaki dengenin bozulmasını doğrulamıyorum ama konumlarımız ve paramız arkasında saklanıp insan olmayı unutmayalım istiyorum. Her şeye zam gelen paranın değerinin azaldığı bu devirde teşekkür etmek, selam vermek bedava!

 

Kibar insanlara hasret kaldığımız şu günlerde ''bi' selam lütfet, bu ne çok hasret...''

 

https://youtu. be/hAfLPFIbi0A

 

Hoşça kalın.


Yorumlar

Popüler Yayınlar