KADIKÖY'DE İKİNCİ SEFER
Karaköy'de İkinci Sefer
“Ah be Handan nereden çıktı şimdi bu?” dedi Yüksel. Handan
makyajı dağılmış, gözleri şişmiş, yayvanca gelinliğini masa altına almış bir
şekilde oturuyordu. Fakat şimdi yapacak bir şey yoktu. Bir an önce Handan'ı
kendine getirmeli ve düğün için Karaköy'de bekleyen tekneye atlamalıydılar. O
sırada Handan sürahideki suyu avucuna doldurup yüzüne vuruyor sonra da kahkaha
basıyordu. Yüksel masadaki yarılanmış şarap şişesini aldı ve kafasına dikip
şişeyi masaya vurdu.
İlk önce kuaförde haber bekleyen nedimeleri ve Samet'in annesi
Şükran Hanım'ı aradı. Handan bulunmuştu. Akaretlerdeki kuaförden çıkmış
Ortaköy'deki bir meyhaneye girmişti. Tabii Şükran Hanımlara öyle söylemedi.
Güya Handan düğün koşturmacasından çok bunalmış sahile doğru yürüyüşe çıkmıştı.
Yol üzerinde onu arayan Yüksel de kısa sürede onu bulmuştu. Şimdiyse ortada
yeni bir sorun vardı. Müstakbel gelinleri Handan yarım şişe şarabın verdiği
kederle birlikte düpedüz sarhoştu. Yüksel’in Handan'ı bu şekilde Şükran
hanımlara vermesinin imkânı yoktu. Bu yüzden Şükran Hanımlara trafiği bahane
ederek önden bir taksi yolladı. Sonra Karaköy'de bekleyen kaptanı arayıp iki
sefer yapacağını bildirdi. Handan ise meyhane sahibinin getirdiği kahveyi
yudumlayıp bir yandan da derin bir sessizlik içinde Yüksel’i izliyordu. Bir iki
telefon görüşmesinden sonra Yüksel, yaramazlık yapmış çekeceği cezayı bekleyen
çocuk gibi derin bir sessizlik içinde bekleyen Handan'ın karşısına oturdu ve
kuruyan dili damağı için meyhaneciden bir bardak su istedi. Handan'a dönüp aç
olup olmadığını sordu. Büyük bir dikkatle Yüksel'i izleyen Handan bu soruya
sadece kafasını iki yana sallayarak cevap verebildi. Yüksel kendine bir ızgara
tavuk söyledi. Yanında da bir duble rakısıyla. Bir yandan iştahla yemek yiyip
diğer yandan da saati takip eden Yüksel hiçbir şey demedi Handan'a. Handan,
“Ben gelmeyeceğim.”
Yüksel, “Seni götürecek tekne zaten yola çıktı, ikincisi
benim için yapılacak.”
Handan, “Ama ben seviyorum Samet'i.”
Yüksel yemeğe küçük bir ara verip Handan'a baktı, “Ben de
seviyorum Samet'i ama onunla evlenen ben değilim.” Handan içinden gelen derin
bir nefesle güldü sonra devam etti. Bu nefesler sonunda dayanamadı gözlerinden
hızlı hızlı birbirini takip eden damlalara dönüştü ve aktı masaya. Yüksel tüm
bu yemek boyunca bu anı bekliyormuşçasına bir anda bitirdi yemeğini. Hem hüngür
hüngür ağlayan gelinlik içerisindeki kendinden geçmiş Handan'ı teskin ediyor,
hem de sorularıyla neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyordu. Bu bir
süre, bir akşamüstü yavaş yavaş dolmaya başlayan Ortaköy'de bir meyhanede
gerçekleşiyordu. Mekâna gelen müşteriler Yüksel ve Handan'ı gelin-damat
zannedip adımlarını onlara yöneltiyorlar ama yanlarına yanlışlıklarından Handan
elinde peçetesi ile gözyaşlarını dindirmeye çalıştığını görünce
vazgeçiyorlardı. Artık meyhanede gün ışıkları, yerini avizelerden gelen sarı
ışıklara bırakıyordu. Karaköy'de bir düğün salonuna ikinci seferini yapacak
tekne yüksek ihtimalle gelmek üzereydi. Yüksel Handan'ı dinledi ona sorular
sordu, teskin etti, kendine getirdi ama hareket etmek için zaman da gelmişti.
Handan onunla gelsin ya da gelmesin dostu Samet'in da yanında olmalıydı. Yüksel
masadan kalktı ilk önce hesabı ödeyip sonra tuvalete girdi. Handan akşamüstü
geldiği bomboş dükkânın neredeyse tamamıyla dolduğunu dahası meyhanenin antika
avizelerinin çok güzel olduğunu fark etti. Böylesi bir avize ne yakışırdı
salonlarına. Yüksel, ellerini ovuşturarak tuvaletten çıkıp Handan'ın yanına
geldi. “Karaköy'den bir düğüne gidiyorum. Gelmek ister misin?” Handan, bekle
dercesine işaret parmağını kaldırıp lavaboya ilerledi. Çıktığında yüzü gözü
şişmiş, makyajı akmış Handan’dan eser yoktu. Meyhane sahibine gidip teşekkür
ettikten sonra gelip Yüksel'in koluna girdi ve öylece çıkıverdiler. Karaköy’de
bugün bir tekne ikinci seferini yaptı. İçine aldığı yolcuları, onları telaşla
bekleyen insanlarla dolu bir rıhtıma getirdi. Bunlardan biri endişe ile yerinde
duramayan Samet'ti. Handan onu görür görmez Yüksel'in de yardımıyla karaya
çıkıp Samet'in kollarına girdi. Gülüşmeler içinde salona ilerleyen Handan ve
Samet'e bakarak Yüksel, kaptanın parasını ödeyip derin bir nefes alıp verdi.
Yorumlar
Yorum Gönder