Sezar'ın Hakkı Sezar'a

Sezar yani Jul Sezar milattan önce Roma’da yaşamış bir politik lider. Sezar’ın yazarlık yönünün güçlü olduğunu ve aynı zamanda diktatör olduğunu söyleyenler de var. Bu yüzden konu başlığımız: ‘‘Sezar’ın Hakkı Sezar’a’’.

 

Sezar iyi ya da kötü şeyler yapmış olabilir. Sezar’ı herkes sevmek zorunda değildir. Sezar olumlu şeyler doğururken diğer taraftan da kötü şeylere sebep olabilir. İyi ya da kötü şeyler görecelidir. Bu yüzden bu tanımı genel tutuyorum lakin üzerinde durmak istediğim konu yapılan işlerin tesiri değildir. Çünkü bana göre iyi olan kötü size göre iyidir ve iki tarafta da aynı etkiyi uyandırmayabilir. Genel olarak kötüyü cezalandırırız, bunu çok da iyi yaparız, yaşamanın ağır yükü acımasızlığımızı artırmış ve cezalandırmayı daha kolay hale getirmiştir. Birini cezalandırırken ona verdiğimiz ceza bizden gitmiyormuş gibi bol keseden veririz.

 

Ceza derken hapis, para cezası veya yaramazlık yapan bir çocuğun tek ayak üstünde bekletmek ya da düşünme paspasında bir saat geçirmesini beklemek gibi düşünmeyin. Surat asmak bir cezadır, trip atmak bir cezadır, incitici konuşmak bir cezadır ya da hiç konuşmamak da bir cezadır, onu mahrum bırakmak… Cezaları sıralamak isterseniz zaaflardan ya da yaralardan doğabilecek kum zerrecikleri kadar çok ceza bulabilirsiniz. Bu sizin hayal gücünüze ve vicdanınıza kalmıştır. Peki ya ödül? Ödül vermeyi ne kadar biliyoruz? Ödül bizim için ne ifade ediyor? Ödül verirken ne kadar cömert davranıyoruz? Ödül tanımlarımız ne?

 

Güzel söz, övgü, bir hediye, tebessüm, teşekkür, para, zaman… Bunlar göreceli ödül olarak sayılabilir. Peki, bunları vermekte ne kadar cömerdiz? Sevdiğimiz bir insana yaptığı iyi bir şey için ne kadar ödül verebiliyoruz? Ya da bahsettiğimiz bu ödüllerden kaçını alabiliyoruz. Günlük yaşam içinde olumsuz şeylere o kadar alıştık ki olumlu şeyleri fark edemez olduk. Öyle ki bırakın ödülü hak ettiğimizi alamaz olduk. Sürekli azar işitmekten, iltifat duyamaz olduk. Bir sofra hazırlarsınız tuzu eksik olduğunda bunu hemen söylerler ya da olumsuz bir şey varsa bunu daha lokmayı yutmadan dile getirirler ama ellerine sağlık demek için yemeğin sonunu beklerler ya da hiç demezler.

 

İş yerinizde, hatalarınızı söylemesi bedava gibi peş peşe söylerler fakat iyi yaptıklarınızı ödülü sessizliktir. ‘Susuyorsam yani hâlâ kızmadıysam, ne istiyorsunuz ki? Hâlâ hakaret etmedim ve sesimi yükseltmedim farkındaysanız’, işte sizin ödülünüz bu. Sessizlik de bir çeşit övgü müdür? Bazen. Bazen öyle durumlarda kalıyorsunuz ki bırakın ödül almayı takdir edilmeyi övülmeyi, sessiz kalmalarını hayal ediyorsunuz.

 

Sanki ceza bedava da ödül parayla. Öyle sanıyoruz ki birini översek bizden gidecek, onu övdüğümüz özellik bizden çıkıp ona yerleşecek ve biz, o özelliksiz kalacağız. O ise, o özelliğe sahip olacak ve biz bunu kendi ellerimizle mi vereceğiz? Aslında bizden giden bir şey olmayacak ama biz de bizi övmemelerine o kadar alıştık ki övmek nasıl yapılır bilmiyoruz. Ödül vermeyi bilmiyoruz. Cezalandırmak? Onun alasını biliyoruz canım, telefonu yüzüne kapatırız, ya da hiç açmayız. Bizim güzellik algımıza uymuyor diye ‘ne yani, yapa yapa bunu mu yaptı?’ der, verdiği emeği hiçe sayarız. Her zaman yaptığı şeyleri üzerine vazife bilip yapmak zorunda olduğu şeyler içinde bir motive kaynağına ihtiyacı olabileceğini düşünmeden göz ardı ederiz ve eleştiriye hak kazanırız. ‘İyi ama bu onun görevi, yapacak tabii, bir de ödül mü istiyor?’

 

Versek ne olur? Bir insana zaten yapmak zorunda olduğu şeyler yaptığı için ödül versek ne olur? Her gün yemek yapan birine bugün yemek yaptığı için ellerine ne olur? Her zaman çöplerinizi alan görevliye, bugün çöplerinizi aldığı için teşekkür etsek ne olur? Ne olur gerçekten? Bir şey mi eksilir? Sanmam. Tersine karşı tarafta motive artar. Daha çok istekle yapar. Zorunluluktan yaptığını unutur ve keyifle yapar.

 

Sezar işte bu yüzden bu haftaki konuğumuz oldu. İyi şeyler de yapsa kötü şeyler de yapsa bunun bir karşılığı olmalı. Nasıl ki olumsuz şeylerin olumsuz bir karşılığı var, olumlu şeylerin de olumlu bir karşılığı olmalı. Sezar iyi mi yaptı kötü mü yaptı bilmem ama Sezar’ın bir hakkı varsa Sezar’a verilmeli. Ben de sizlerin hakkını verip yazımı okuduğunuz ve bana zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum.


Yorumlar

Popüler Yayınlar